27 Haziran 2013 Perşembe


Yeni Osmanlı Arşivi Binası açıldı

02 Haziran, 2013


Arşiv binası,  96 milyon belge, 370 milyon defteri muhafaza edecek

Arşiv binasında 96 milyon belge ve 370 milyon defterin muhafaza edilecektir. Dünyanın en büyük arşivlerinden biri olan Osmanlı Arşivleri'ne, bugüne kadar 12 bin yabancı, 30 bin yerli araştırmacının gelmiştir.

Arşiv, burada, Kağıthane, Cendere Deresi’nde, 12 ayrı hizmet binasından oluşmaktadır. 122 bin kapalı, 42 bin metrekare açık alana sahip olan arşivde 4 adet depo bulunmaktadır. Bu depolara monte edilecek raflar tam 130 kilometre uzunluğundadır. Ayrıca arşivin için de kongre merkezi, sergi salonu, kütüphane ve müzesiyle tam bir arşiv merkezi haline gelmiştir. Yırtılan, ıslanan, böcekler tarafından tahrif edilen belgeler, defterler, kitaplar burada rahatlıkla tamir edilebilecektir. Şu ana kadar 12 milyon evrakı dijital ortama aktarılmıştır. Bu yeni merkez sayesinde, inşallah, çok daha fazla belgeyi dijital ortama aktarılacaktır. 


Yeni arşiv binası Türk Milletine dünya tarihine hayırlı uğurlu olsun!!!

2012-2 KPSS Atamasında BBY’den Hangi Unvana Kaç Puanla Atandılar-En Yüksek ve En Düşük

KPSS Atama Yılı/
Dönemi
Unvanlar Atanan En Yüksek Puan-
Atandığı Kurum-İl
Atanan En Düşük Puan-
Atandığı Kurum-İl
Değerlendirme
2012-2 KÜTÜPHANECİ 88,30682-TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU BAŞKANLIĞI-ANKARA 74,0853-HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ-HAKKARİ 2012-2 KPSS atamasında
en yüksek BBY puanı 88,30682 ile Kütüphaneci Unvanı
ve en düşük BBY puanı 74,0853 ile yine Kütüphaneci Unvanı olmuştur.
BİLGİSAYAR İŞLETMENİ 75,57067-ARTVİN ÇORUH ÜNİVERSİTESİ-ARTVİN 75,57067-ARTVİN ÇORUH ÜNİVERSİTESİ-ARTVİN
MEMUR 87,13911-KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNİVERSİTESİ-KARAMAN 78,35692-İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ-İSTANBUL

17 Nisan 2012 Salı

Osmanlı Arşivleri İçin Yeni Merkez Kuruluyor


         İstanbul’da 4 ayrı mekanda dağınık olarak bulunan Osmanlı arşiv ünitelerini bir arada toplamak ve modern arşivcilik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Kağıthane’de ”Osmanlı Arşiv Sitesi” yapılacak.
            AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün talebiyle Cendere Vadisi’nde İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait arsanın bir bölümü ile Hazine tarafından Milli Eğitim Bakanlığına tahsisli arsanın bir bölümünden oluşan toplam 55 bin 809 metrekarelik alan site için tescillendi.
            Hassa Mimarlık tarafından projeleri hazırlanan arşiv sitesinin ihalesi, TOKİ tarafından gerçekleştirildi. Arşiv sitesi inşaatının 2011 yılı sonunda bitirilerek, 2012 yılı başında hizmete girmesi planlanıyor.
            Arsanın dere yatağına yakın olması nedeniyle, projede binanın dış duvarının dere yatağına uzaklığı 52 metre, ana giriş kapısına uzaklığı da 152 metre olarak planlandı. Binanın deniz seviyesinden yüksekliği 10 metre, dere yatağına göre yüksekliği de 15 metre olarak düzenlendi.
            Kağıthane Deresi’nin 1996 yılında yapılan ıslah çalışmasında 500 yıllık taşma alanlarının incelenerek ıslah edilmesi de proje hazırlanırken dikkate alındı.
         SİTEDE YER ALACAK BİRİMLER
            Toplam 115 bin metrekare inşaat alanına sahip olacak site içinde 10 blok inşa edilecek. Bloklarda, ”İdari bina”, ”350 kişilik araştırma salonu”, ”Araştırma enstitüsü”, ”Kütüphane ve müze”, ”Dijital arşivleme”, ”Restorasyon, yayın ve tanıtım hizmetleri”, ”Tasnif çalışmaları ve destek hizmetleri ünitesi”, ”Yemekhane ve sosyal tesisler” ile ”2 bin 500 kişilik kongre merkezi” yer alacak.
            Site içindeki arşiv depoları da kaya tepelik alan oyularak kaya oyuğunun içine gömülecek ve böylece arşiv yalnız sele karşı değil, deprem, kimyevi ve biyolojik saldırılara karşı da korunmuş olacak.
            Sitede 3,5 kat olarak planlanan depo üniteleri, tamamen raf kurulu olduğunda 150 bin metre raf alanı oluşacak ve yaklaşık 1000 personel çalışacak.
         Osmanlı Anlaşmaları Müzede Sergilenecek
            Dünyanın en büyük tarih arşivi olma özelliğini taşıyan Osmanlı arşivinde, 370 bin civarında defter, 100 milyon civarında da belge bulunacak. Osmanlı coğrafyasında yaklaşık 40′a yakın devletin tarihine ait bilgi ve belgelerin Osmanlı arşivinde olması nedeniyle bu devletlerin tarihçileri, kendi tarihlerini yazmak için Osmanlı arşivine geliyor. O nedenle Osmanlı arşivi yurt dışındaki akademisyen ve tarihçiler tarafından çok iyi bilinen bir arşiv olma özelliği taşıyor.
            Site içinde yer alacak müzede, İngiliz ve Amerikan arşivlerinde olduğu gibi özel malzemelerin birer örneği sergilenecek.
            Vatandaşlar, araştırmacılar ve öğrenciler müzeye geldiklerinde, Avrupa topraklarındaki ilk insan hakları bildirgesinden biri olan ”Fatih’in Bosna fermanını”, ”Karlofça anlaşmasını”, ”Baltalimanı sözleşmesini” ve diğer devletlerle yapılan ve öğrencilerin tarih dersinde okuduğu anlaşmaların birer nüshasını görecek.
            Kongre turizmine de açık olacak merkezde, mekanın ruhuna uygun kongreler ve toplantılar düzenlenecek.

16 Eylül 2011 Cuma

MESUDİYE MEDRESESİ KÜTÜPHANE OLUYOR!!!

DİYARBAKIR-Anadolu'nun ilk üniversitesi olma özelliğini taşıyan, İslami ilimlerin yanı sıra matematik, tıp, kimya, astronomi, fizik, felsefe eğitimin verildiği, Sur ilçesinde tarihi Ulu Cami bitişindeki Artuklu dönemine ait Mesudiye Medresesi, yeniden ihtişamlı günlerine kavuşacak.

Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyonu yapılan medrese, restorasyonun ardından İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne tahsis edilerek, özgün dokusu korunarak yenilenmiş yüzüyle el yazması kütüphanesine dönüştürülecek. Kütüphanede yaklaşık 2 bin el yazması eser, 2 katlı medresede sergilenerek, araştırmacıların hizmetine sunulacak.

EL YAZMASI ESERLER

Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürü Metin Evsen, Seyfuddin Amidi gibi büyük İslam filozoflarının yetiştiği, pozitif ilimlerin okutulduğu Mesudiye Medresesi'nin kent kimliğinin önemli unsurlarından biri olduğunu söyledi.

''Medrese, Diyarbakır tarihinde en değerli eserlerimizden biri'' diyen Evsen, İslam tarihinde önemli isimlerin buradan mezun olduğunun bilindiğini, Cumhuriyet tarihine kadar da medrese geleneğinin devam ettiğini ifade etti.

Evsen, tarihi Ulu Cami ile medrese restorasyonunu eş zamanlı olarak devam ettirdiklerini, restorasyonun ardından burada el yazması eserlerin sergileneceğini bildirdi.

KÜTÜPHANE OLACAK

Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. İrfan Yıldız da sanat tarihçi olarak restorasyonu yapan yüklenici firmaya katkıda bulunduğunu ifade ederek, Artukoğulları tarafından 1198'de yapımına başlanan Mesudiye Medresesi'nin 1223 yılında tamamlandığını söyledi.

Anadolu'nun ilk açık avlulu medreselerinden biri olduğunu, açık avlulu medrese olarak yapılmasının temel nedeninin avlunun ortasında bir havuz bulunduğunu, burada da akşamları gökyüzünün izlenerek astronomi biliminin icra edildiğini anlatan Yıldız, ''Bu yapılarda revaklarda bulunan mihrabın iki yanında yer alan sütunların dönme özelliği vardır. Bu sütunlar yapıda herhangi bir kayma deprem veya zemin kayması gibi durumu haber veriyor. Bu da Artuklu'da mimarinin ne kadar geliştiğinin göstergesidir'' dedi.

-MESUDİYE MEDRESESİ-

Ulu Cami'ye bitişik olan Mesudiye Medresesi'nin inşasına, üzerindeki kitabeye göre 1198 yılında, Artuklu Melikül Mesut Kutbuddin Ebu Muzaffer Sökmen zamanında başlandı. Kesme taştan iki katlı olarak yapılan, motif ve kitabeleriyle dikkati çeken medrese, taş işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olarak biliniyor.

kaynak:http://www.diyarbakirsoz.com/haber-53914-mesud%C4%B0ye-kutuphane-oluyor

15 Eylül 2011 Perşembe

KİTAPLAR ÜZERİNDEKİ YASAKLAR KALKIYOR!!!

1980 yılında sıkı yönetmin döneminde yasaklanan, toplatılan bir daha basılması, okunması yasa olan 23 bin kitaplar için yasal düzenleme üzerinde çalışılmaktadır. Dile kolay ama tam bir kütüphane dolu kitap yasaklanmış bu demek oluyor ki o zamanlar bu kadar kitabın yasaklanması kitap okumak isteyen Türk halkına ve gencine vurulmuş bir neşterdir. çünkü istediği kitabı okuyamayan bir kendini nasıl hisseder acaba...
Bu kitapların üzerinde bulunan yasakların kalkması ile piyasaya tekrar 23 bin kitap girmiş olacaktır... Bu ayıptan Türkiyenin acilen kurtulması gerekmektedir... Bu kitaplar tahminimce sudan bahanelerle yasaklanmıştır...
Okumanın asla sınırı olmamalıdır...

(O ÖZEN)

14 Eylül 2011 Çarşamba

ÇÖPTEN "TARİH" ÇIKTI !!!

Konya’da, 200-300 yıllık olduğu tahmin edilen 15 kitap, seyyar satıcı tarafından çöplükte bulunarak Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesine teslim edildi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Konya’da seyyar satıcılık yaparak geçimini sağlayan 41 yaşındaki Mehmet Çelik, evine giderken merkez Meram ilçesi Pirebi Mahallesi’ndeki bir çöplükte ilkokul ders kitapları olduğunu fark etti.

Kitapları geri dönüşüm firmalarına satmak için toplamaya başlayan Çelik, kitapların arasında Osmanlıca yazılmış, yaprakları yıpranmış, çok eski kitaplar olduğunu gördü.

Çelik, bunun üzerine, değerli olabileceğini düşünerek, kitapları Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’ne getirdi.

200-300 yıllık olduğu belirlenen, biri el yazması 15 kitap, yetkililer tarafından teslim alındı.

Mehmet Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha önce de çöplükten ilkokul ders kitapları bulduğunu, bu kitapları toplayarak geri dönüşüm firmalarına sattığını söyledi.

Bu defa da çöplükte gördüğü kitapları satmak için toplamayı düşündüğünü ifade eden Çelik, “İlkokul kitaplarını toplarken aralarında Osmanlıca yazılmış, yıpranmış eski kitaplar olduğunu fark ettim. Bu tarihi kitapları kütüphaneye getirdim. Yetkililer bana bu davranışımdan dolayı teşekkür etti. Çöplükte bulduğum ilkokul kitaplarını da kalender olduğum için ’ek gelir olsun’ diye sattım” diye konuştu.
Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin ise Konya’nın tarihi geçmişi, kültürel derinliği olan bir il olduğunu söyledi.

Zaman zaman tarihi kitapların bilinçli vatandaşlar tarafından bulunarak kütüphaneye getirildiğini ifade eden Şahin, şunları kaydetti: “Son olarak yine bir vatandaş, çöpten bulduğunu ifade ettiği 15 adet tarihi kitabı kütüphanemize getirdi. Bu kitaplardan 14 tanesi nadir matbu denilen değerli eser, 1 tanesi de yazma eser. Kitaplardan biri bizde olmayan bir eser, bir başkası ise örneği başka bulunmayan bir kitap. Diğerleri bizde var ama tarihi eser diyebileceğimiz nitelikteki kitaplar bunlar. Bu kitapların hepsinin ayrı değeri var. Yazma eserlerin hiçbirisi birbirine benzemez. Bunların hepsi orijinal eserler. Yazma eserin 300 yıllık olduğunu düşünüyoruz. Diğerleri ise 150-200 yıllık eserler. Bunlar bizim kültürümüzün 1. derece kaynakları. Tabii insanlarımız gün geçtikçe daha bilinçli hale geliyor ancak halen bu eserlerimizin kıymeti tam olarak anlaşılmış değil.” “Bu eserler çöpe atacağımız değil evimizin en güzel köşesinde muhafaza edeceğimiz eserler” diyen Şahin, tarih, dil ve dinle ilgili tarihi kitapların bakım ve tamirleri yapıldıktan sonra okuyucuların hizmetine sunulacağını bildirdi.

Şahin, kütüphanelerine kitapların satın alma ve bağış yoluyla geldiğini belirterek, “Mehmet Çelik ile ilgili olay henüz yeni. Kitapları kütüphanemize satmak isterse oluşturulacak komisyon tarafından fiyatları belirlenerek satın alınacak. Bağış yapmak isterse de kitapları bağış olarak alacağız” dedi.

Kaynaklar:

http://gundem.milliyet.com.tr/coplukten-tarih-cikti/gundem/gundemdetay/11.09.2011/1437182/default.htm

http://www.gercekgundem.com/?p=400982

Fotoğraf: http://www.loadtr.com/377044-%C3%A7ok_eski_kitap_resimleri.htmhttp://feeds.feedburner.com/%7Er/bbyhaber/%7E4/UlDNqRb5Rt4?utm_source=feedburner&utm_medium=email

3 Temmuz 2011 Pazar

İSTANBUL KİTAP FUARI 30 YAŞINDA

http://media2.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Edebiyat/110616istanbuLkitapfuar%C4%B1.widec.jpg12-20 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan ve 30. yılını kutlamaya hazırlanan İstanbul Kitap Fuarı'nın bu yıl 'Onur Konuğu' Ferit Edgü, teması ise Umut: Düş mü? Gerçek mi?

İSTANBUL - TÜYAP bundan 30 yıl önce 1982 yılının kasım ayında 28 yayınevinin katıldığı ilk kitap fuarından bugüne milyonlarca okuru, yazarı, yayıncıyı, şairi, editörü, araştırmacıyı, çevirmeni akademisyeni ve yayıncılık sektörünün tüm renklerini ağırlamanın mutluluğunu yaşıyor. İstanbul Kitap Fuarı, otuzuncu yılında “uluslararası” yurt içi ihtisas fuarı olmayı hak ederek kapılarını açmaya hazırlanıyor.

30. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 12-15 Kasım tarihleri arasında açık kalacak “Uluslararası Salon” bünyesinde 30’un üzerinde ülkeden yayınevi, telif ajansı ve ulusal katılıma ev sahipliği yapacak. Dört gün süresince uluslararası salon kapsamında sektörel ve profesyonel 35 etkinlik gerçekleştirilecektir.

Onur Yazarı Ferit Edgü
Kitap Fuarları Danışma Kurulu tarafından alınan kararla yazar Sayın Ferit Edgü 30. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı “Onur Yazarı” olarak belirlenmiştir. Fuar süresince Ferit Edgü’nün eserleri ve yazın hayatı üzerine söyleşi, panel gibi çeşitli etkinlikler düzenlenecek; çalışmalarından ve yaşamından kesitlerden oluşan özel bir sergi kitapseverlerle buluşacaktır.

Bu sene Kitap Fuarı’nın teması ise, İstanbul Kitap Fuarı Danışma Kurulu tarafından “Umut: Düş mü? Gerçek mi?” olarak belirlendi. İstanbul Kitap Fuarı, 30. yılında umuda çağrı yaparak bu tema çerçevesinde yurt dışından çok değerli yazarları konuk etmeye hazırlanıyor.

Fuar Saatleri Değişti
30. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı hafta içi günlerde öğrenci ve okulların fuarı daha rahat ziyaret edebilmeleri için kapılarını bir saat erken açacak. Kitap fuarı, hafta içi 10.00-19.00 saatleri arasında, hafta sonu ise geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 11.00-20.00 saatlerinde ziyaret edilebilir. İstanbul Kitap Fuarı, kapanış günü olan 20 Kasım 2011 Pazar akşamı ise 19.00’da sona erecektir.

Yurt içi ve yurt dışından 600’e yakın yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek 30. İstanbul Kitap Fuarı, 21. İstanbul Sanat Fuarı-ARTİST 2011 ile eş zamanlı gerçekleştirilecektir.

Kaynak: ntvmsnbc

Güncelleme: 12.14 TSİ 16 Haziran. 2011 Perşembe

SULTAN ABDÜLHAMİD HAN'IN BİZE GETİRDİKLERİ !

‎*İlk defa elektriği,gazı getiren,ilk modern eczanemizi açtıran,

*İlk kez otomobili getiren,5 bin km karayolunu yaptıran,

*Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran,atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,...

*Kudüs-Yafa,Ankara-İstanbul ve Hicaz demiryollarını yaptıran (Haydarpaşa İstasyonunu da tabi)

*İstanbul'un binlerce fotoğrafını çektiren,Arkeoloji Müzeciliğini başlatan,

*Chicoga'daki turizm fuarını ülkemize ilk kez sokan,

*Kuduz aşısının bulunmasından sonra ülkemizin ilk kuduz hastanesini (İst.Darü'l-Kelb) açtıran,

*Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan 200 kadarı dinle ilgili idi.)

*Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde Türkçe'nin öğretilmesini isteyen,Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran,Paris'te İslam Külliyesi kuran,

*Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktirende,,hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soranda,hastanenin bahesinde bile hastalara hizmet ettirtende,

*Midilli Adası'nı eşi Fatma Pesend Hanım'ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alan

*Israrla yerli kumaş giyen,Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,

*Ziraat Bankasını kuran,Ticaret,Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,

*Yıldız Çini fabrikasını,Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,

*Toplu sünnet merasimlerini yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,

*Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen,

*Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,

*Ermeni Onnik'in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,

*Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,

*Modern matbaa makinelerini Türkiye'ye getiren,ücretsiz kitap dağıttıran,6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan,Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır.)

*Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren,

*Her yıl 30 bin saksı alıp çiçek ektiren,

*Bizim Hekimbaşı çöğlüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da(Isparta'daki gül yetiştiriciliğide O'nun öncülüğünde başlamıştır.)

*Türkiye'nin bir çok yerinde saat kuleleri yaptıranda O'dur! (İzmir,Dolmabahçe...)

*Hindistan,Cava,Afganistan,Çin ,Malezya,Endonezya,Açe,Zengiba r,Orta Asya ve Japonya'ya elçiler ve din adamları gönderen,

*Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,

*Yalova Termal Kaplıcaları'nı kurduran,Terkos'un sularını İstanbul'a taşıtan,Bursa'nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O'dur(Sadece İstanbul'a 40 çeşme yaptırmıştır.)*Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,

*Sarayda müzik okulu kurduran,çocuklarına piyano çaldırtan,hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,

*Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,

*Kendisine yapılan bombalı suikastde 26 kişinin ölmesine,58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa'da hafiyelik yapmaya gönderen de O'dur.

*Doğu Türkistan'a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen,Çin'in göbeği Pekin'de Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,

*Beş vakit namazını aksatmadan kılan,hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan hatta yere bile basamayan(yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu.)

*Yeni gemiler alan,toplar(Çanakkale Savaşı'mızdaki çoğu top),tüfekler getirten,

*Telefonu Avrupa'dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O'dur!

*Kiliselere,sinagoglara yardım eden,hatta Vatikan'da kilise yapılmasına bile yardım eden,

*Peygamberimize,dinimize veya Osmanlı'ya karşı hakaret içeren oyunları kaldırtan (Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur.)

*Abd'nin Erzurum'da konsolosluk açmasını reddeden,İzmir limanına izinsiz girmeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,

*İstanbul Boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi bugün ki F.S.M Köprüsü'nün bulunduğu mevkidedir.),

*Darülaceze yaptırıp içine sinagog,kilise ve cami koyduran,

*Çocuk hastanesi (Şişli Etfal Hastanesi) açtıran,

*Kendisine "'ın belası" diyen Namık Kemal'i Rodos ve Sakız Adası valiliklerine atayan,parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan,

*Posta ve Telgraf Teşkilatı'nı kurduran (Sirkeci Büyük Postane binası...)

*Abdülhamit ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizlatısı) adında denizaltılamızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden)

*İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere),ilk kız okullarını açtıran,15 tane okulda karma eğitime ilk defa geçen,

*Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane),

*Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran,okuma yazma oranını 5 kat arttıran,

*Orta okul (Rüşdiye) sayısı 619'a çıktı,Fransıza dersleri konuldu,

*Lise eğitimi için İdadiler açan (109 tane),

*İstanbul'da Darülfünun'u açan,dünyanın ilk Dişcilik okulunu kuran,

*Ayrıca;Deniz Mühendis Okulu ,Askeri Tıp Okulu (GATA'nın atası) , Kuleli Askeri Okulu, Mekteb-i Mülkiye(Siyasal Bilgiler Fakültesi), Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları),Askeri Baytar Okulu,Kurmay Okulu,Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv. Tıp Fak.),Mekteb-i Hukuk,Ziraat ve Baytar Mektebi,Hendese-i Mülkiye (Yüksek Mühendis Okulu),Daarül Muallim-i Adliye (Yüksek Adalet Okulu),Maliye-i Mekteb-i Ali (Yüksek Ticaret Okulu),Ticaret-i Bahriye (Deniz Ticaret Okulu),Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Fak.),Hamidiye Ticaret Mektebi (İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi),Aşiret Mektebi (Osmanlılık fikrini yaymak için),Dilsiz ve Ama Okulu,Bağcılık ve Aşcılık Okulu,Orman ve Madencilik Okulu,Polis Okulu,O'nun tarafından kurulmuştur...

kaynak:http://www.facebook.com/SanliOsmanliDevletii

1 Temmuz 2011 Cuma

VATİKAN ARŞİVLERİNDE BİR ÇELEBİ

Vatikan arşivlerinde bir ÇelebiEvliya Çelebi’nin Vatikan arşivlerinde keşfedilen Nil haritası, 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi’nde daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan bilgi ve belgelerle gündeme taşınıyor.

Evliya Çelebi’nin seyahat notlarına dayanan ve Çelebi’nin gözetiminde yapıldığı tarihi belgelerle kesinlik kazanan Nil Haritası, 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi’nin 12. sayısına konu oldu. Evliya Çelebi’nin belgesel izi sayılabilecek harita, bugün Vatikan Kütüphanesi arşivlerinde bulunuyor ve Çelebi’ye ait Seyahatname’den sonra en önemli belge olarak kabul ediliyor. Daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan bilgi ve belgeleri gün yüzüne çıkaran dosya, Evliya Çelebi’nin Belgesel İzleri başlığıyla Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuran Tezcan tarafından kaleme alındı. Dr. Tezcan, Chicago Üniversitesi öğretim görevlisi Robert Dankoff ile beraber Vatikan arşivlerine giren ve haritayı gün yüzene çıkaran önemli bir bilim insanı. Evliya Çelebi 1672-73’te Nil yolculuğuna çıkar. Amacı Nil’in kaynağını görmektir. Nil’in Kuzey kolları üzerinde Kahire’den İskenderiye ve Reşid’e daha sonra Dimyat’a gider. Tekrar Kahire’den yola çıkarak Nil’in kaynağı olan Cebel-i Kamer’e doğru Güney yönünde Nil’in sahillerini gezer. Sudan ortalarına kadar inen Evliya, Nil’e 32 konak yaklaştığını, fakat vahşi doğa ve barbar kavimler yüzünden daha ileriye gidemediğini ifade eder. Evliya Çelebi yolculuğunda harita ile seyahat ilişkisinin önemini kavramıştır. Daha önce coğrafyacıların Sudan tarafına sıcaktan ulaşamadığını, bu bölgenin bilinmediğini, dolayısıyla kendisinin üstadı Nakkaş Hükmizâde Alî Beg’den öğrendiği üzere seyahati esnasında resmetmiş olduğu kaleleri, şehirleri, nehir, dağ ve gölleri, Nil ve Fûncistân seyahatini tamamlandıktan sonra, Papamunta -resimli ilk dünya haritası Mappamundi- gibi haritada göstermek amacındadır. Ve bunun mevcut coğrafya eserlerine ve haritalarına bir ek olacağını da bildirir. Bugün Vatikan’da Biblioteca Apostolica’da Evliya Çelebi’nin seyahat notlarına dayanan Nil haritası, onun seyahatinin sonunda bu projeyi gerçekleştirmiş olduğunu gösteriyor.

Kaynak: STAR SANAT